Сочинение на турецком мой дом

Обновлено: 05.07.2024

İkisi de henüz okula başlamamışlardı. Demir beş buçuk yaşındaydı. Kardeşi Nilay ise ondan bir yaş küçüktü. Iki kardeşin büyük bir tutkuları vardı: Televizyon. Oturdukları kasabaya ilk kez o yıl, alıcı düzeni kurulmuştu. Herkes evine televizyon alıyordu. Mahalledeki antenler günden güne çoğalıyordu. Çocuklar, konu komşudan özeniyor, kendilerine televizyon alması için babalarına yalvarıyorlardı.

O akşam, baba eve gelir gelmez, Demir paltosunu aldı. Nilay terliklerini getirdi. Sonra hemen ilginç haberi verdiler.

— Elbette, dedi baba. Aylardır bunun için para biriktiriyorum, bugün param tamamlandı. Büyük bir televizyon ısmarladım. Çocuklar sevinçle birbirlerine sarıldılar.

Gerçekten televizyon bir hafta sonra geldi. Çocuklar sevinçten uçuyorlardı. İlk görüntü ortaya çıkınca, coşku içinde ellerini çırparak hoplayıp zıpladılar. Sonra birer iskemle çekip televizyonun önüne oturdular.

— Niçin söz dinlemiyorsunuz? Televizyona bu denli yakından bakılmaz, diyoruz size. Tehlikeli olduğunu söylüyoruz anlamıyor musunuz? diye çıkıştı. İki kardeş annelerinin uyarısına da kulak asmadılar. Sadece omuz silktiler. Anne onların bu davranışlarına öfkelendi.

— Elbette, dedi; hepsi de burada kutunun içindeler. Duyduğuma göre söz dinlemeyen çocukları cezalandırmak için arada bir arka kapağı açıp dışarıya çıkıyorlarmış.

Çocuklar, annemiz yalan söylemez, diye düşünüp iyiden iyiye inandılar. Korkuyla hemen iskemlelerini geriye çektiler. Televizyonu uzaktan izlemeye başladılar.

Aradan bir hafta geçti. Bir sabah anne alış verişe gitti. Çocuklar günlerden beri kurdukları düşü gerçekleştirmek için hemen işe koyuldular. Demir, mutfaktaki çekmeceden tornavidayı getirdi. Televizyonun arkasına geçtiler. Kapaği açmak için orasını burasını kurcalamaya başladılar. Demir telaş içindeydi. Elleri titreyerek vidalardarı üçünü söktü. Nilay ikide bir:

— Söylemezler, söylemezler, diyerek kardeşini susturdu. Vidalan döndürmeye girişti. Birden kapak, gevşeyen vidalardan kurtulup aşağıya doğru kaydı.

Demir’le Nilay korku ve merak içinde hemen televizyonun içine baktılar. Fakat. Hiç kimse yoktu orada. Sadece arapsaçi gibi birbirine dolanmış yüzlerce renkli tel vardı.

Tam o sırada anne eve dönmüş, merdivenlerden yukarıya çıkıyordu. Odaya girip de televizyonun sökülmüş olduğunu görünce, öfkeyle çocukların üstüne atıldı. Bir yandan da:

— Kim açtı bu kapağı? diye bağırıyordu. Demir’le Nilay korkudan titreyerek birbirlerine baktılar. Sonra Demir gücünü toplayıp annesini yanıtladı.

Словарь к тексту

alıcı - приёмник
cezalandırmak - наказать, оштрафовать
çabalamak - прилагать усилия, стараться, силиться
çekmece - выдвижной ящик
çıkışmak - делать выговор, бранить
çocukların üstüne atılmak - обвинять детей, возводить обвинение на детей, ругать
çoğalmak - увеличиваться
davranış - поведение
denli - до, настолько, так (о мере и степени)
dışarıya sarkmak - свешиваться наружу
düzen - порядок, устройство
el çırpmak - хлопать в ладоши
gerçekleştirmek - осуществить
gevşemek - ослабевать, разболтаться
girişmek - (д.п.) приниматься за что-либо, браться за что-либо
göz kırpmak - моргать, мигать
gücünü toplamak - собирать силы
homurdanmak - ворчать, бормотать
ısmarlamak - заказывать
içini çekmek - тяжело вздыхать, ахать
iskemle - табуретка, скамья
işi koymak - приниматься за работу
kapak - крышка
koplamak - бежать вприпрыжку
korku - страх
kötülük yapmak - делать зло, причинять зло
kulak (ını) çekmek - драть за уши
kulak asmamak - не обращать внимания, не придавать значения

kurcalamak - ковырять
kurulmak - основаться, создаваться
kuşkulu - недоверчивый, подозрительный
mahalle - квартал
nazlanmak - кокетничать, капризничать
omuz silkmek - пожимать плечами
özenmek - (исх) уподоблять, подражать
para biriktirmek - собирать, копить деньги
pencereden bakmak - смотреть из окна
sabır - терпение
sarılmak - обнимать
sarkıtmak - опускать, свешивать
şaşmak - (д.п.) удивляться
sökmek - отделять, отрывать, распарывать
şekil - образ, форма
takmak - нацеплять, прицеплять, привешивать
tehlikeli - опасно
tel - провод
telâş - беспокойство
terlik - тапочки, домашние туфли
tırmanmak - карабкаться, влезать
tornavida - отвертка
tutku - страстное, непреодолимое желание
uyartı - предостережение, предупреждение
üstelemek - повторять, настаивать, проявлять настойчивость
vida - винт, болт, шуруп
yanıtlamak - отвечать, давать ответ
yüzlerce - сотни
zıplamak - прыгать
zorla - с трудом

Елена Бюкер

Sevgili Asya… Mektubuma başlarken sana olan özlemimi belirtmek isterim. Aradan geçen onca aya rağmen. Sanki hiç ayrılmamışız, beraberiz gibi. Senin de böyle düşündüğüne eminim. Beraber geçen onca seneden sonra hatıralar asla unutulamazlar. Mektubu İngilizce öğretmenimizin bana yıllık ödevden ‘’arkadaşına mektup yazma’’ adlı konuyu vermesi nedeniyle kaleme aldım. Yoksa farklı iletişim araçlarıyla da rahatlıkla bağlantı kurabilirdik. İşin kötü yanı ödev en az beş sayfa olmak zorunda. Bende çözüm olarak senin o çok güzel resimlerini sayfalara birer ikişer yapıştırmakta buldum. Böylece hem ödevim renklenecek hemde fazla yazı yazmaktan kurtulmuş olacağım diye düşünüyorum… Mektubumu bitirirken şunu belirtmek isterim. Eğer bir daha mektup yazacak olursam umarım bunu kendi dilim olan Türkçe ile yazarım. Kendine iyi bak.Yakında görüşürüz.

Sevgili Asya.
Дорогая Ася.

Mektubuma başlarken sana olan özlemimi belirtmek isterim.
Начиная мое письмо (для начала), я хочу рассказать о том, как я по тебе скучаю.
Mektubuma (к моему письму) başlarken (приступая, начиная) sana olan özlemimi (к тебе имеющаяся тоска) belirtmek isterim (показать хочу).

Aradan geçen onca aya rağmen sanki hiç ayrılmamışız, beraberiz gibi.
Несмотря на то, что прошло столько лет, мы будто вместе, словно никогда не расставались.
Aradan (с тех пор) geçen (прошедшие, которые прошли) onca aya (onca ay – десятки месяцев, дословно) rağmen (не смотря на) sanki (будто) hiç ayrılmamışız (мы совсем не расставались), beraberiz (мы вместе) gibi (будто).

Senin de böyle düşündüğüne eminim.
Я уверена, что ты думаешь так же, как и я.
Senin (твоё) de (тоже) böyle (так, также) düşündüğüne (düşündüğün - твоё думание) eminim (уверена).

Beraber geçen onca seneden sonra hatıralar asla unutulamazlar.
После стольких лет вместе, мы никогда не забудем то, что с нами происходило (наши воспоминания не могут быть стерты).
Beraber (вместе) geçen (прошедшие) onca seneden sonra (через десятки лет) hatıralar (воспоминания) asla (никогда) unutulamazlar (unutulmak – быть забытым, unutulamazlar – не могут быть забытыми).

Yoksa farklı iletişim araçlarıyla da rahatlıkla bağlantı kurabilirdik.
Хотя мы же могли бы с легкостью связаться с тобой разными способами.
Yoksa (или, иначе) farklı (разные) iletişim araçlarıyla (iletişim araçları – средства связи, iletişim araçlarıyla – средствами связи) da (же) rahatlıkla (с легкостью, без проблем) bağlantı kurabilirdik (могли установить связь, связаться).

Елена Бюкер

İşin kötü yanı ödev en az beş sayfa olmak zorunda.
Плохо то, что мое задание должно быть минимум на пяти страницах.
İşin kötü (самое худшее) yanı (т.е., я имею в виду) ödev (задание) en az (самое меньшее, минимум) beş sayfa (5 страниц) olmak zorunda (быть должно).

Ben de çözüm olarak senin o çok güzel resimlerini sayfalara birer ikişer yapıştırmakta buldum.
Я же нашла в качестве решения [этой проблемы], прикрепить (приклеить) на страницы по одной-две твоих тех красивых фотографий.
Ben de (я же) çözüm olarak (в качестве решения) senin o çok güzel resimlerini (твои те очень красивые фотографии) sayfalara (на страницы) birer ikişer (по одному, по два) yapıştırmakta (в прикреплении, в приклеивании) buldum (нашла).

Böylece hem ödevim renklenecek hemde fazla yazı yazmaktan kurtulmuş olacağım diye düşünüyorum…
Я думаю, что таким образом и задание станет более ярким (оживится) и мне не придется слишком много писать ( я буду спасена от написания слишком многого).
Böylece (таким образом) hem ödevim (и задание) renklenecek (оживится, станет более ярким) ve hem de (к тому же, при этом) fazla yazı (слишком много написанного) yazmaktan (от того, что напишу) kurtulmuş olacağım (буду спасена) diye düşünüyorum (думаю, что)…

Mektubumu bitirirken şunu belirtmek isterim.
Хотела тебе это отметить, заканчивая своё письмо.
Mektubumu bitirirken (моё письмо заканчивая) şunu (это) belirtmek (определить, объяснить, отметить) isterim (хочу).

Eğer bir daha mektup yazacak olursam umarım bunu kendi dilim olan Türkçe ile yazarım.
Когда я буду снова писать тебе письмо, надеюсь, напишу его на своём языке, по-турецки.
Eğer (если) bir daha (снова, еще раз) mektup (письмо) yazacak olursam (yazacak olurum – буду писать, yazacak olursam – если буду писать) umarım (надеюсь) bunu (это, его) kendi dilim olan (свой язык) Türkçe ile (по-турецки) yazarım (напишу).

Kendne iyi bak.Yakında görüşürüz.
Береги себя. Скоро увидимся (до скорой встречи).

Елена Бюкер

Natallia, искала тексты в интернете, брала готовые сочинения. Надеялась, что должно быть без ошибок. Сколько же мне их по ходу пришлось исправлять, не передать! и все равно в конце таки пропустила. Не знаю, откуда брать правильные тексты. Жалл потраченного времени. Плюс ну такой идиотизм в них, никакого удовольствия..
Думала брать что-нибудь жизненное из женских журналов, но посмотрела, не могу я это читать, сразу чувствую отвращение к этому примитивному чтиву. Давно я женских журналов не видела..

Елена Бюкер

Natallia, самим не вариант. Я пробовала, примитивно и неинтересно у меня получается. К тому де мне это не интересно. Интереснее пытаться понять, что хотели сказать турки и как они заворачивают мысль. Всё-таки группа изначально делалась так, чтобы мне самой интересно это было делать. Тексты сначала искала на тему семьи. Пока как можно увидеть из второго текста, у меня не очень получилось.. Я даже смотрела английские топики, составленные турками с переводом, но это был ужас. Оставила эту идею. Я бы сильно не выдумывала велосипед и для начала хотя бы взяла за основу темы из английского. Там уже какие-то наработки есть, темы выбирались долго. У меня где-то есть список тем, который я давно придумывала. Муж мне в этом не помощник, других турков таких у меня нет, друзей образованных, которые могли бы в этом помочь. У меняй надежда на нескольких сведущих, авторитетов моих личных в этой группе. На вас, например.

Елена Бюкер

Елена Бюкер

Елена Бюкер

Aile insanı insan yapan değerlerin en başında gelir. Aile, bizlere verilen en önemli nimettir.Ailesiz bir insan yarım kalmış gibidir.Ama bazen insanoğlu bu değerli nimetin kıymetini bilmiyor.
Halbuki düşünüldüğünde bu mutluluğu yaşamak isteyen onlarca, yüzlerle, binlerce kimsesiz çocuk vardır.Onlar her gece uyumadan önce bir aileleri olmadığı için üzülür ve bir aileye sahip olmak için dua ederler.
Ailenin temel direği babadır.Çünkü ailenin gereksinimlerini karşılayacak, ihtiyaçlarını giderecek olan babadır. Bu ihtiyaçlar sadece maddi değil aynı zamanda manevi ihtiyaçlardır. Baba, aileye sevgisini de sunmalıdır.
Evin olmazsa olmaz, en değerli bireyi de annedir. Bir atasözünde dendiği gibi yuvayı dişi kuş yapar. Çünkü kadınlar evinden sorumlu, çocuklarından, kocasından mükelleftir. Anne olmadan aile eksik kalır.Anneler çok değerli varlıklardır. Anneler melek gibidir ve çok kıymetli varlıklardır.Bu melekler sevgi kanatlarını bizlerin üstüne açar ve bizi her şeyden korurlar. Fakat bazı çocuklar da annesiz yaşamaktadır. Annesiz büyüyen çoccuklar ilgiden ve sevgiden de mahrum kalıyor.
Aile kökleri toprakta olan bir çınardır. Bu çınarı yeşertmek ve onun köklerinden beslenme bizim elimizdedir. Bu sebeple ailemizin kıymetini bilelim.

Aile insanı insan yapan değerlerin en başında gelir.
Семья находится во главе ценностей, делающих человека человеком.
Aile (семья) insanı (человека) insan yapan (делающая человеком) değerlerin en başında (во главе ценности) gelir (идёт, находится).

Aile, bizlere verilen en önemli nimettir.
Семья является самым важным благом из всех, что нам дано.
Aile (семья), bizlere (нам) verilen (данное) en önemli (самое важное) nimettir (благо).

Ailesiz bir insan yarım kalmış gibidir.
Человек, у которого нет семьи, словно неполноценный.
Ailesiz (без семьи) bir insan (человек) yarım kalmış (неполноценный, недоделанный) gibidir (как будто, словно).

Ama bazen insanoğlu bu değerli nimetin kıymetini bilmiyor.
Но иногда человек не знает всей ценности этого дара (не ценит то, что ему дано).
Ama bazen (но иногда) insanoğlu (человек) bu değerli (эту важную) nimetin kıymetini (ценность блага) bilmiyor (не знает).

Halbuki düşünüldüğünde bu mutluluğu yaşamak isteyen onlarca, yüzlerle, binlerce kimsesiz çocuk vardır.
Однако если подумать, есть десятки, сотни, тысячи детей, у которых никого нет, и которые хотят испытать это счастье.
Halbuki (между тем) düşünüldüğünde (думая, если подумать) bu mutluluğu (это счастье) yaşamak isteyen (желающий прожить, испытать) onlarca, yüzlerle, binlerce (десятки, сотни, тысячи) kimsesiz (одинокие, не имеющие родных) çocuk (дети) vardır (есть).

Onlar her gece uyumadan önce bir aileleri olmadığı için üzülür ve bir aileye sahip olmak için dua ederler.
Каждую ночь, перед тем как уснуть, они грустят о том, что у них нет семьи, и молятся о том, чтобы иметь семью.
Onlar her gece (они каждую ночь) uyumadan once (перед тем как уснуть) bir aileleri olmadığı için (из-за того, что у них нет семей) üzülür (расстраиваются, огорчаются) ve bir aileye sahip olmak için (и чтобы стать хозяином какой-нибудь семьи, чтобы иметь семью) dua ederler (молятся).

Рубрика содержит учебные тексты на турецком языке для разных уровней. Топики предназначены для онлайн чтения. Раздел постоянно пополняется новым материалом.

Практикуем будущее время на -acak -ecek

Ailem ve ben Adım Maria, otuz yaşındayım. Her sabah 7'de uyanıyorum, kahvaltımı yapıyorum ve işe gidiyorum. Yarın işe gitmeyeceğim çünkü yarın Pazar. Bol bol boş vaktim olacak. Bahçede

диалоги на турецком языке аффиксы ki

Televizyonum bozuk Murat: Dünkü basketbol maçını izledin mi? Ali: Hayır. Çünkü televizyonum bozuk. Murat: Seninki de mi bozuk? Bugünlerde hiç kimsenin televizyonu çalışmıyor. Ali: Neden? Başka kiminki bozuk?

Практикуем будущее время на -acak -ecek

Akdeniz’in Cenneti Antalya Türkiye'nin güneyinde bulunuyor. Burası Türkiye'nin en ünlü turistik şehirlerinden biri. Ben bazen yaz tatilimi Antalya'da geçiriyorum. Antalya'yı çok seviyorum. Çünkü orada deniz çok güzel. Yazın

Практикуем будущее время на -acak -ecek

Bir Gezgin Gözüyle Mutfak Kültürleri ve Sağlığımız Coşkun Aral Bugüne kadar birçok ülke gördüm, her kıtaya gittim. İnsanların yemek alışkanlıkları her kültürde farklı. Yani, her ülkenin farklı, özel

диалоги на турецком языке аффиксы ki

Nasıl ödeyeceksin? Korhan: İyi günler. Bu kazak ne kadar? Satıcı: 300 TL efendim. Ama peşin ödemelerde %20 (yüzde yirmi) indirim var. Korhan: Anlıyorum, ama yanımda o kadar nakit

диалоги на турецком языке аффиксы ki

Buluşmadan önce markette Ceren, Volkan ve Mert bu akşam Mert’in evinde buluşuyorlar. Mert, markette Volkan’a ediyor. Mert: Alo Volkan, ben şimdi marketteyim, akşam için ne alayım? Volkan: Ben

Средневековье

Ortaçağ, başlangıcından sonuna kadar en önemli dilbilimsel olaylar dizgesidir. Ortaçağ’ın başlangıcı, ister kavimler göçü sebebiyle Roma’nın ikiye ayrılması kabul edilsin isterse de Batı Roma’nın yıkılışı kabul edilsin, fark

Практикуем будущее время на -acak -ecek

Anneannemi çok severim. Çok güleryüzlü ve konuşkan bir insandır. Onunla sohbet etmek çok güzeldir. Geçen gün onu ziyarete gittim ve beraber çok güzel zaman geçirdik. Öğleyin, anneannem eski

Нет описания фото.

Здравствуйте, меня зовут Катя. Мне 19 лет. Я русская. Я студентка. Я учусь на втором курсе университета. Название моего университета Российский Государственный Социальный Университет . В этом университете я изучаю английский, французский и турецкий языки. Я хочу стать переводчиком и работать за границей. Я живу в Москве. Я живу в доме со своими родителями, а не в общежитии. Но многие мои друзья живут в общежитии, так как их семьи в других городах. Я хочу вам рассказать , как проходит мой день.
_______________ _______________ __________
Ben sabahleyin çok erken, saat 07:00’de kalkıyorum. Çünkü benim evim üniversiteye çok uzak. Evden üniversiteye gitmek metro ve otobüs ile yaklaşık bir saat sürüyor. Bu yüzden erken kalkıyorum. Banyoya gidiyorum ve orada elimi yüzümü yıkıyorum. Bu sırada annem de kalkıyor ve bize kahvaltı hazırlıyor. Saat 07:30’da ben, annem ve babam birlikte kahvaltı yapıyoruz. Babam bir fabrikada mühendis olarak çalışıyor. Annem hiçbir yerde çalışmıyor, o ev kadını. O ev işleri yapıyor.

Утром я встаю очень рано, в 7 часов, так как мой дом расположен далеко от университета. Добраться до университета на метро и автобусе у меня занимает час. Поэтому я встаю рано. Я иду в ванну и умываюсь. В это время встаёт мама и готовит нам завтрак. В 07.30 я, мама и папа вместе завтракаем. Папа работает инженером на заводе, а мама-домохозяйк а, она нигде не работает, а занимается домашними делами.

_______________ _______________ __________
Saat 08:00’de babam ve ben birlikte evden çıkıyoruz ve durağa gidiyoruz. Durakta biraz bekliyoruz. Babam tramvay ile fabrikaya gidiyor. Ben otobüs ile metroya daha sonra ise metroyla üniversiteye gidiyorum. Durakta sabahleyin çok insan oluyor bu yüzden otobüse binmek zor oluyor. Otobüste de çok insan oluyor. Bazen otobüste arkadaşlarıma rastlıyorum. Onlar ile yolda sohbet ediyorum. Derslerimiz, sınavlarımız ve okulumuz hakkında konuşuyoruz. Metro yaklaşık 45 dakika sonra üniversiteye varıyor. Arkadaşlarım ve ben otobüsten iniyoruz ve üniversiteye giriyoruz.

В 08.00 мы с папой вместе выходим из дома и идём на остановку. Немного ждём. Папа на трамвае едет на завод, а я на автобусе еду до метро, а потом на метро еду до университета. По утрам на остановке бывает много народу и от этого трудно залезть в автобус. Иногда я встречаю друзей в автобусе и разговариваю с ними в дороге. Мы разговариваем о занятиях и об учёбе. Через 45 минут я доезжаю на метро до университета. Мы с друзьями сходим с автобуса и заходим в университет.
_______________ _______________ __________
Üniversitede dersler saat 09:00’da başlıyor. Otobüs bazı günler geç geliyor bu yüzden bazen derse geç kalıyorum. Saat 13:00’te arkadaşlar ile birlikte yemekhaneye gidiyoruz ve orada öğle yemeği yiyoruz. Bazen üniversitenin büfesine gidiyoruz. Genellikle çay, salata, pasta, köfte, balık yiyoruz. Bazı günler öğle yemeği yemiyorum. Üniversitede dersler saat 5 ’te bitiyor.

Занятия начинаются в 09.00. Иногда автобус приходит с опозданием и мне приходится опаздывать на занятия. В 13.00 мы с друзьями идём в столовую и обедаем. Иногда мы идём в буфет. Обычно мы едим чай, салат, пирожное, котлеты, рыбу. Иногда я не обедаю. Занятия заканчиваются в 5 часов.
_______________ _______________ __________
Üniversiteden çıkıyorum ve metroya gidiyorum. Metrodan sonra durakta biraz bekliyorum ve otobüs ile eve gidiyorum. Saat 6’da eve varıyorum. Babam saat 6:30’da eve geliyor. Annem bu sırada bize akşam yemeği hazırlıyor. Saat 7’de birlikte akşam yemeği yiyoruz. Daha sonra sohbet ediyor, birbirimize günümüzü anlatıyoruz. Oturma odasında televizyon seyrediyor, çay içiyoruz. Ben anne ve babama ‘iyi geceler’ diyor ve odama gidiyorum. Odamda müzik, radyo dinliyor, kitap okuyor, ev ödevlerimi yapıyor ve ders çalışıyorum.

Я выхожу из университета и иду к метро. Потом я немного жду на остановке и еду домой на автобусе. Я прихожу домой в 6 часов. А папа возвращается в 6:30. В это время мама готовит ужин. В 7 часов мы вместе ужинаем. Потом мы разговариваем, рассказываем друг другу о проведённом дне. В гостиной мы смотрим телевизор и пьём чай. Потом я желаю родителям спокойной ночи и иду в свою комнату. В своей комнате я слушаю музыку, радио, читаю книги и делаю уроки.
_______________ _______________ __________
Bazı günler arkadaşlarım bana telefon ediyorlar. Onlar ile konuşuyorum. Bazen ben onları arıyorum. Kimi zaman onları eve davet ediyorum. Evde birlikte sohbet ediyor, eğleniyor, ders çalışıyoruz. Ben akşam erken yatıyorum. Çünkü ertesi gün yine ders var. Saat 11’de yatıyorum. İşte benim bir günüm böyle geçiyor.

Иногда друзья звонят мне, мы разговариваем, а иногда им звоню я, приглашаю их в гости. Дома мы разговариваем, веселимся, делаем уроки. Я рано ложусь спать, так как на следующий день нужно снова идти на занятия. Я ложусь в 11 часов. Вот так прходит мой день.

Читайте также: